Tarih Bölümü Öğrencisi HAKAN
İsmim Hakan.
Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü.
İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı.
Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim.
Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey.
Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım.
En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla.