Öğretmen Adayı DOĞANUR

Sözlerime, bursiyeri olduğum EGET Vakfı’na, bana sağladığı burs imkanından dolayı teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Dünyaya gözlerimi, Şanlıurfa’da, yeni evli bir çiftin ikinci çocuğu olarak açtım. Benden sonra doğan beş çocukla beraber, altısı kız, biri erkek olmak üzere yedi çocuklu bir aileyiz.

‘Altı kız…’  sözü, çoğu insana bir şey ifade etmeyebilir; ama benim hayatımın en önemli tanımı olageldi bu.  Toplumun o yozlaşmış ve çarpık yapısı, kızları insan olmaktan çok bir yük olarak nitelendirdiği için, her bir kız kardeşimin doğumu, bizi sevenler tarafından üzüntüyle; sevmeyenlerce de sevinçle karşılanıyordu. Neyse ki ailem bu saçma anlayışın insanları değillerdi; ama annem, yine de, toplumun bu çirkin değer yargısına dayanamayıp bazen ağlardı. İşte tam da onun o ağladığı günlerden birinde karar verdim bir büyük ‘adam’ olmaya. Yaşım küçük olmasına karşın; henüz oyuncak oynama evremde bana bu kararı aldıran topluma haykırışlarla başladı serüvenim.

Büyük ‘adam’ olabilmek için, çok çalışılması gerektiğini biliyordum. Öyle de yaptım. İlk ve ortaokulu derece alarak bitirip ilçenin en iyi liselerinden birine yerleşmeyi başardım. Orada, dört yıl boyunca iyi bir eğitim gördüm. Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı’na ilk girişimde aldığım sonucu beğenmeyip yeniden sınava girmeye karar verdim. Bu kez, Hacettepe Üniversitesi’ne yerleştim; ama önümde koskocaman bir sorun vardı: Maddi olanaksızlıklar… Babam, ne de olsa, yedi çocuk okutuyordu ve hepimize yetişmesi gerçekten imkansızdı. Bu nedenle, burs arayışına giriştim ve karşıma EGET Vakfı gibi güzel bir kuruluş çıktı. Şu ânda,  EGET Vakfı’ ndan aldığım bursun da yardımıyla, eğitim hayatımı sürdürüyorum.

Diyeceğim o ki, hayatta, istediğimiz her şeyi başarabilme imkanı bulabiliriz. Yeter ki içimizde o başarma gücünü ve azmini oluşturabilelim.

Umarım benim hikayem, benim gibi sıkıntılar çeken bütün kızlara ilham olur.